Bugün sabah canım süt içmek isteyip, buzdolabındaki neredeyse bütün süt kutularının daha önce açılıp, bir miktar içildiğini ve bunu yapan kişinin kendim olduğunu fark ettiğim andan beri "hayal kırıklığı" olgusunu içimde çözmeye çalıştım. İnsan, kendinin, buzdolabındaki bütün değişik marka sütlerin tadını denemek isteyip, onları açması karşısındaki şokunu, "hayal kırıklığı" olarak kabul edebilir miydi? Buradaki kırıklığı yaşatan hayal, sütlerin hepsinin kapalı olmasını ummak mıydı yoksa kendinin çok mantıklı olduğunu düşünmek miydi, bunu düşündüm durdum bir süre. Tüm bu hayal kırıklığım ve kendimle hesaplaşmam yetmiyormuş gibi, gözlerime yaşları dolduracak kadar beni sinirlendiren ve üzen bir kırıklık daha yaşadım. Ki bunun cidden hayal kırıklığı olduğuna kanaat getirdim. Çünkü, "hayal" ancak çok sevdiğinizi sandığınız (sevdiğiniz), saygı ve hürmette kusur etmediğiniz, üstüne üstlük arkasından da hep iyi duygularla andığınız bir büyüğünüzün, geldiği pozisyon ve durum itibariyle değişmeyerek sizi aynı şekilde sevip kollaması olabilirdi. Bu hayali de, attığı bir emailin içine yerleştirdiği gereksiz cümlesiyle kırarak, bana ilk hayal kırıklığını, sonrasında attığım emaile de daha gereksiz bir emaille cevap vererek de ikinci hayal kırıklığını yaşattı. İkinci hayal kırıklığından sonra, beni, bende hayal kırıklığı yarattığını fark edemeyecek kadar umursamadığını fark etmiş oldum ki, bu bende üçüncü hayal kırıklığını bu sefer emailsiz, yazısız yaşatmış oldu. Ardından leptopumun şarj aletinin halk arasında "yalama" olarak adlandırılan, girmesi gerekli olan yuva ile olan uyumsuzluğu, ve bu uyumsuzluğu gidermek için leptopuma doladığım kabloların devamlı açma-kapama tuşuna basarak, leptopumu sürekli açıp kapatmaya çalışması ile parça pinçik oldu hayallerim.
"hayal kırıklığı"nı anlamaya çalıştığım bugün içinde, kırılabilme potansiyelinin fazlalığının hayallerin fazlalığından, ve bunun da, çok hayal kuran kişi kendim olduğundan dolayı benden dolayı kaynaklandığınını anladım. "Hayal kırıklığı önemli değildir, önemli olan bundan ders çıkarabilmek" diyebilmek isterdim, ama malum insan tam 10 dakika içinde 4 tane hayal kırıklığı yaşayabilirken, bunlardan ders çıkarması çok da kolay olmuyor. Ki zaten, hangisinin hayal kırıklığı olduğunu bile anlayamayabiliyor. Bunun için önce, hayali neymiş onu bulabilmek istiyor kişi.
Neyse. Sütlerin hiçbiri bozulmadan, yeri gelir sek içerek, yeri gelir corn flakes'e katık ederek, yeri gelir içine kahve koyup içerek bitirmek için verdiğim sözü, köyde geçirdiğim günlerde ineklerle aramda oluşan bağın bir ispatı olarak tutuyorum. Öyle ki, göbeğimin üzerinde ben bunları yazarken duran leptopum ve onun yalama olan şarj aletinin yaydığı ısısının etkisiyle, göbeğimin içindeki laktik asitler lakır lakır lakırdıyo. Uykum da çok geldi zaten.